Baş ve boyun bölgesindeki kanserler genellikle boyun bölgesindeki lenf bezlerine yayılırlar ve böyle bir durumda tümörlü dokuya ek olarak, boyundaki bu lenf bezlerinin de çıkarılması gerekir. Boyun diseksiyonu ameliyatı, bazen lenf bezlerinin yanında kas ve damar gibi başka bazı yapılarında birlikte çıkarılmasını gerektiren karmaşık bir ameliyattır. Tümörün tipine, yerleşim yerine, tümörün evresine ve hastanın durumuna göre yapılacak ameliyatın doğası da değişmektedir. Boyun diseksiyonu ameliyatları, baş boyun bölgesindeki tümörün çıkarılması sırasında yapılabileceği gibi bazen de daha sonraki bir seansta yapılabilir. Tümör çıkarılması ile aynı seansta yapılan boyun diseksiyonu ameliyatları bazen planlı olarak yapılabildiği gibi, bazen tümör çıkarılması esnasında tümörlü dokunun kötü huylu ve yayılmaya eğilimi olan özellikte olduğunun anlaşılması üzerine, boyundaki lenf bezlerinden örnek alınması sonrasında da gerçekleştirilebilir. Bu tür örnek alınması işlemlerinde ameliyat devam ettiği süre içerisinde patolojik olarak incelenen lenf bezlerinin yapısı belirlenir ve bu lenf bezlerine tümör yayılması tespit edilirse, tüm lenf bezlerinin çıkartılması yani lenf diseksiyonu ameliyatına geçilir. Hepsinden farklı olarak bazı durumlarda sadece tümör dokusunun boyun lenf bezlerine yayılmasını önlemek için yayılım olmadan da lenf diseksiyonu ameliyatı yapılır. Bu ameliyatın sizin için hangi neden ya da nedenlerle gerekli olduğunu cerrahınızla tartışmanız önemlidir.
Boyun diseksiyonu ameliyatı, genel olarak boyundaki lenf bezlerini çevresindeki yağ dokuları ile birlikte çıkartmaktır. Tümörün yerine göre bazen her iki boyun tarafındaki tüm lenf bezlerinin, hatta boyun kaslarının, sinirlerinin ve boyun damarlarının bir kısmının çıkarılmasını da gerekebilir. Yapılacak ameliyatın şekline göre değişmekle birlikte boyunun ortasında, çene altında veya köprücük kemikleri üzerinde kesiler yapılacaktır ve bu bölgede ciltte yara izi oluşacaktır.
Lenf bezlerinin çıkarılması işlemi tümörün bu bölgeye yayılmasını önlemek yada yayıldığı bu bölgeden temizlenmesini sağlamak için yapılmaktadır ve çıkarılan lenf bezlerinde ne ölçüde tümör yayılımı olduğu ancak bu yapıların patolojik incelemeleri sonrasında anlaşılabilmektedir. Lenf bezlerinde tümör yayılımı olduğu çoğunlukla ameliyat sırasında anlaşılabilmekle birlikte patolojik inceleme kesin derecelendirilmenin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bu derecelendirme daha sonraki kemoterapi gibi ek tedavilerin gerekliliğinin anlaşılmasını sağlamaktadır.
Bu ameliyat genel anestezi altında yapılmaktadır. Genel anestezi hastanın tam olarak uyutulması ve solunumunun nefes borusuna yerleştirilen bir tüple anestezi ekibince denetlenmesi anlamına gelmektedir. Herhangi bir sorun yaşanmaması için öncelikle bazı laboratuvar testleri yapılmaktadır. Anestezi uzmanı ameliyattan önce hastayı değerlendirmeye alacaktır. Ameliyathanede hastanın kalp atımları ve kan oksijen seviyesi ameliyat süresince devamlı olarak elektronik cihazlar yardımıyla takip edilmektedir. Alerji veya ilaç reaksiyonu nadiren de olsa görülmekte ve ölümcül olabilmektedir. Üstelik rutin testlerle duyarlı kişiler önceden saptanamazlar. Ancak bu istenmeyen durumlar hastane koşullarında oluştuklarında, başarıyla tedavi edilebilirler ve hastaya zarar verecek bir durum olma olasılığı son derece azdır. Genel anestezi öncesi, hastanın midesi boş olacak şekilde, 6–8 saat hiçbir şey yenmemeli ve içilmemelidir. Ameliyat sonrası da en az 4–6 saat ağızdan hiçbir şey verilmez. Bu süreler hastanın doktoru tarafından değiştirilebilir.
Ameliyatın süresi uygulanacak cerrahi girişimin tipine ve yapılacak diseksiyonun büyüklüğüne göre değişmekle birlikte 3–6 saat kadar sürmektedir. Ameliyat sonrası hasta, genellikle 1 saat kadar uyanma odasında izlendikten sonra odasına gönderilir. Ancak anesteziye bağlı olarak bulantı ve benzeri sorunlar olursa kalış süresi uzayabilir. Ameliyat sonrasında boyundaki derinin altında kan ve lenf sıvısı toplanmasını engellemek amacıyla drenler yerleştirilmektedir ve bu drenler genellikle 2–5 gün içerisinde çıkartılmaktadır.